İsrail-İran çatışması: Emmanuel Macron, Evin hapishanesine düzenlenen saldırının "sivillerin hayatlarını tehlikeye attığını" söyledi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 23 Haziran Pazartesi günü Oslo'da düzenlediği basın toplantısında, İsrail'in Tahran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırının, İran'ın nükleer programını yok etme "açıklanan hedefleri" ile "hiçbir ilgisi olmadığını" ve aralarında iki Fransız "rehinenin" de bulunduğu sivilleri "tehlikeye attığını" söyledi.

"Bunun resmi olarak açıklanan hedeflerle hiçbir ilgisi olmadığına, İran'ın nükleer programını hiçbir şekilde azaltmayacağına ve İranlı ve yabancı sivillerin hayatlarını tehlikeye attığına inanıyorum" diye ekledi.

Emmanuel Macron, Tahran'da üç yıldır tutuklu bulunan Cécile Kohler ve Jacques Paris'e atıfta bulunarak, "İran Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanımızla görüşebildi ve kendisine iki rehinenin zarar görmediğine dair güvence verdi" dedi.

Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise X.'e gönderdiği mesajda İsrail saldırısını "kabul edilemez" olarak niteledi.

Fransız diplomasisinin başı, "Cécile ve Jacques orada meydana gelen hasardan etkilenmediler" dedi ve "(İranlı) mevkidaşından haberlerini ve derhal serbest bırakılmalarını talep etti."

ABD'nin üç nükleer tesise müdahalesinden iki gün sonra Emmanuel Macron, "bu saldırılar için yasal bir çerçeve yok" dedi ancak Fransa'nın "İran'ın nükleer silah edinmesini engelleme hedefini paylaştığını" söyledi. Macron, "Bu, diplomatik ve teknik yollarla başarılabilir" diye vurguladı.

İsrail, Devrim Muhafızları komuta merkezleri ve İran hapishanesini hedef alan "eşi benzeri görülmemiş" güçte hava saldırıları düzenlediğini duyurdu.

BM uzmanları, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının "büyük acılara yol açtığını" belirterek, özellikle İsrail'in bu cezaevine düzenlediği saldırının ardından bombalama alanlarının yakınında tutulan tutuklular için endişe duyduklarını söyledi.

İran Bağımsız Uluslararası Gerçek Bulma Misyonu ve BM'nin ülkedeki insan hakları durumuyla ilgili Özel Raportörü, yaptıkları açıklamada, tüm tarafları "uluslararası hukuka saygı göstermeye ve sivilleri korumaya" çağırdı.